Diş hekimi olan Gülsen ve Mehmet Yüksel her ana baba gibi evlatlarının iyi bir eğitim almasını istedikleri için kızları Başak okul yaşına geldiğinde okul aramaya başlarlar. Başak’ı Ankara’nın bilinen kolejlerinden birine verirler fakat büyük meblağlar ödemelerine rağmen beklentilerine bir türlü cevap bulamazlar.

Çocuklarının eğitimiyle ilgili sürekli sorunlar yaşarlar ve üçüncü sınıfa geldiğinde kızlarının artık okuldan soğuduğunu fark ederler. Sorunların üstesinden gelemeyince Yükseller çareyi zaten hep akıllarında olan-–orta gelirli ailelerin çocuklarının da iyi bir eğitim alacağı–bir okul açmakta bulurlar. Aileden kalma elde avuçta ne varsa satıp diş hekimliğinden de kazandıklarıyla birleştirerek tüm birikimleriyle Yükselen Kolejini kurmaya karar verirler.

Bu amaçlarını gerçekleştirmek için Cumhurbaşkanı Sayın Turgut Özal başta olmak üzere çeşitli makamlar tarafından sayısız takdir ve teşekkürle ödüllendirilen, öğrencilerini devlet okulu olanakları ile –kolejlerle yarışarak- Anadolu liselerine yerleştirmeyi başaran ve tam bir eğitim sevdalısı olan Okul Müdürü Zekai ÖZGÜR ile anlaşırlar. Özgür, Ankara’da çalışan ancak ideallerini gerçekleştirecek ortamı bir türlü bulamayan başarılı öğretmenleri biraraya getirir ve 2002 yılının 6 Eylülünde mütevazı bir tören ama çok büyük umut ve hedeflerle Yükselen Koleji eğitim dünyasına “Merhaba!” der.