Türk toplumunun yalnızca yüzde 5’inin okuma yazma bildiği ve yüzde 75’inin köylerde yaşadığı coğrafyanın, 21 bölgesinde Köy Enstitüleri kurulmuş, 7 yılda 8 bin eğitmen yetişmiştir.
Yeni kuşakların toplum yaşamında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları edinmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etmeye eğitim denir.
Türk tarihi incelendiğinde Orta Asya’dan günümüze pek çok eğitim anlayışı ile hareket edilmiş ancak bu sürecin günlük hayata da uygulanabilecek bir zemine oturtturulması Köy Enstitüleri ile olmuştur. Ulu Önder’imiz Mustafa Kemal’in “Bilgi söz olmaktan çıkmalı, işe yaramalı.” anlayışı ile hareket eden Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940’ta kurulmuştur. Türk toplumunun yalnızca yüzde 5’inin okuma yazma bildiği ve yüzde 75’inin köylerde yaşadığı coğrafyanın, 21 bölgesinde Köy Enstitüleri kurulmuş, 7 yılda 8 bin eğitmen yetişmiştir.
Köy Enstitülerinde zamanın yüzde 50’si kültür derslerine, yüzde 25’i teknik derslere ayrılmış, buradan mezun olanlar pozitif bilimlerden sağlık hizmetlerine, tarımdan inşaat işçiliğine pek çok konuda yetkin olarak hayata atılmışlardır. Her öğrenci bir yıl içinde 25 adet klasik eseri okumak zorunda olduğu gibi en az bir müzik aleti çalabilecek durumda mezun olması gerekmekteydi.
Bu sistemde “En yüce değer insandır.” felsefesi ile hareket edilmiş, demokratik eğitim anlayışı benimsenmiş, büyüğün küçüğü ezmediği, herkesin gücüne göre iş yaptığı, yeteneklerine göre seçildiği, küme çalışmaları, birlikte iş başarma anlayışı ile hareket ettiği, ulusal kültürden evrensel kültüre doğru bir yönlendirme amaçlandığı, okulda eğitim verenden öğrencilere kadar “herkes eşit” felsefesi ile hareket edildiği bir sistem oluşturulmuştur. Bilimsel bilgiler, deney ve gözlem olanaklarından yararlanılarak kazandırılmış; merak eden, araştıran, neden-sonuç ilişkisi üzerinde ısrarla duran bir eğitim anlayışı temel alınmıştır.
Buradan mezun olan her birey kendi köyüne döndüğünde Anadolu’yu aydınlatan bir nefer olmuş, bu durum Anadolu insanına hayatın her alanında dik durmasını öğretmiştir. Ancak zamanla bu durum Türkiye’nin gelişmesini istemeyen dış güçler tarafından fark edilmiş ve kapatılması yönünde baskılar artmıştır. Özellikle o dönemin bakanı ve Köy Enstitülerinin kurulmasına öncülük eden Hasan Ali Yücel’e yöneltilen “ Köy Enstitülerine giden enstitü mezunları, kendilerini birer Atatürk zannediyorlar.” eleştirisi üzerine Hasan Ali Yücel’in “ Bu çocukların her birinin birer Atatürk olması temenni edilir.” cevabı takdire şayandır.
Köy Enstitüleri tüm bu baskılar neticesinde 1954’te tamamen kapatılmıştır.
Yükselen Koleji Fen ve Anadolu Lisesi Tarih Dersi Zümre Başkanı
Gönül Toptaş